Parkinson'da Hayat Kalitesini Yükselten Yöntemler Türkiye'de yaklaşık 120 bin Parkinson hastası var. Yaşam süresi uzadıkça, daha çok yaşlılıkta ortaya çıkan, nedeni henüz bilinmeyen hastalığa yakalananların sayısı da artıyor. Ancak bir süredir, ülkemizde de uygulanan yeni kuşak ilaçlar, beyne takılan piller ve 'elektrik akımı' tedavisiyle hastaların yaşam kalitesi yükseltiliyor. Alzheimer'dan (bunama) sonra hücre kaybıyla seyreden ve en sık rastlanan beyin hastalığı olan Parkinson, İlk tarif edildiği 19. yüzyılın başlandan beri "hareketin hastalığı" olarak kabul ediliyor. Çünkü Parkinson hastalığının en tipik belirtileri ellerde-ayaklarda titreme, yavaş, yürüme, hareket güçlüğü, kaslarda sertlik ve denge bozukluğu istatistiklere göre, ülkemizde yaklaşık 120 bin Parkinson hastası var. Bu sayı, yaşam süresi uzadıkça artıyor. Beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin tahrip olmasıyla ve dopamin maddesini üretememeleriyle onaya çıkan Parkinson hastalığının nedenleri ise tam olarak belli değil. Bazen birtakım ilaç kullanımlarına, travmalara ya da zehirlenmelere bağlı olarak ortaya çıkan Parkinson, bazen de ortada hiçbir neden olmadan, sadece yaşa bağlı olarak ortaya çıkabiliyor. Parkinson gençlerde de görülebiliyor, ancak bilim adamları. Parkinson'a özellikle 60 yaşlarından sonra rastlandığına dikkat çekiyorlar. Parkinson hastalığının kesin bir tedavisi henüz yok. Ancak ilaçlarla, cerrahi yöntemlerle ya da beyne yollanan geçici elektrik akımlarıyla titreme gibi belirtileri ortadan kaldırmak, yasam kalitesini ise ciddi anlamda yükseltmek mümkün. Bilim adamlarının ve hastaların en büyük umudu ise kök hücre tedavileri. Kök hücrelerle beyinde hasar görmüş bölgeleri tamir etmeyi hedeflediklerini söyleyen bilim adamları, bu çalışmaların henüz deneme aşamasında olduğunu, ancak yaklaşık 10 yıl içinde bu konuda büyük ilerleme kaydedileceğini söylüyorlar. Dr. Bilici, beyne geçici bir uyan yapıldığı İçin yöntemin herhangi bir yan etkisinin olmadığındım söz ediyor. Bilici, "Yöntem, beyne bir hasar vermiyor. Seans sayısı ise hastadan hastaya değişiyor Ancak bu tedavi kesinlikle İlacın yerini alan bir yöntem değil. Parkinson'da birinci seçenek ilaç tedavisi. Daha sonra ise cerrahi yöntemler geliyor. Bunların işe yaramadığı, ya da yetersiz kaldığı durumlarda stimülasyon yöntemine başvurulabilir" diyor. Beyin Piliyle Başarı Yeni kuşak ilaçlardan söz eden Dr. Bilici, bu ilaçların beyinde eksik olan dopamın maddesini yerine koyduklarını söylüyor. Ancak 5-10 yıllık kullanımda bu ilaçların artık yavaş yavaş etki etmemeye başladıklarını da sözlerine ekleyen Bilici, bu durumda cerrahi yöntemlere başvurulduğuna dikkat çekiyor. Cerrahide ya sorunlu bölgeler "yakılarak" etkisiz hale getiriliyor ya da "kontrolden çıkan hareketler, uzaktan kumandayla çalışan bir '"pille" kontrol altına alınıyor. Florence Nİghtingale Hastanesi ve İstanbul Tıp FaKullesi Nöroşirurji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof Dr. Orhan Barlas, beyinlerine pil taktıkları hastaların yaşam kalitelerinin ciddi anlamda yükseldiğini vurguluyor. Yaklaşık 10 yıldır "pil yöntemini" uyguladıklarını söyleyen Barlas, yöntemi şöyle anlatıyor: "Hastaların yüzde 10-15 gibi bir oranı ilaç tedavisine yanıt vermiyor. Bir de belli bir sure sonra bu ilaçların bazı yan etkileri ortaya çıkıyor. Hastada ya donma gibi hareketsizlik ya da çok aşın hareketlilik, halusinasyon oluyor. Bu ilaçlar, düşünce sistemini bozmaya başlayabiliyor. 5-10 senede, uzun süreli kullanıma bağlı olarak bu yan etkiler ortaya çıkıyor. Bu durumda da cerrahi yöntemlere başvuruyoruz, örneğin çekirdekleri yakarak etkisiz hale getiriyor ya da hastalıktan sorumlu olan çekirdeklere pil ya da 'elektrot' dediğimiz ince elektrik kabloları yerleştiriyoruz. Elektrotların ucu ise göğse yerleştirilmiş olan bir pile bağlanıyor. Uzaktan kumanda gibi bir cihazla hastanın ayarlayacağı miktarda elektrik enerjisi çekirdeklere uygulanarak şikayetlerin gerilemesi, bazı şikayetlerin ise kaybolması amaçlanıyor." |